26.10.2020

Mevlid-i Nebi Haftası münasebetiyle basın toplantısı düzenlendi

2020 yılı “Peygamberimiz ve Çocuk ” temalı “Mevlid-i Nebi Haftası” etkinlikleri kapsamında,  kamuoyunu bilgilendirmek üzere İl Müftüsü Ahmet Poçanoğlu başkanlığına İl Müftülüğü’nde basın toplantısı düzenlendi.

İl Müftülüğü Konferans Salonu’nda gerçekleşen basın toplantısına İl Müftüsü Ahmet Poçanoğlu’nun yanı sıra İl Müftü Yardımcıları Dr. Arslan Çıtır, Musa İmamoğlu, Betül Şimşek, Abdullah Yalman ile basın mensupları katıldı.

Basın mensuplarına "Mevlid-i Nebi Haftası" etkinlikleri ile ilgili bilgi veren İl Müftüsü Ahmet Poçanoğlu şunları kaydetti.

 

‘’ Din-i Mübini İslam, bütün insanlık için evrensel, ufuk açan, umut veren mesajlarıyla hayatın bütün alanlarına dokunan bireysel ve toplumsal ilişkileri düzenleyen bir değerler manzumesidir.

Başkanlığımız, 2020 yılı Mevlid-i Nebi Haftasında “Peygamberimiz ve Çocuk” konusunun ele alınmasını kararlaştırmıştır.

Alemlere rahmet olarak gönderilen Rasulullah(sav) efendimiz, çocukları anlama, eğitme ve onları geleceğe hazırlama konusunda en güzel rehberimizdir. Nezaketli bir eş, müşfik bir baba ve sevecen bir dede olan Rasulullah (sav) efendimiz kendi çocukları ve torunlarıyla ve sahabe-i kiramın çocuklarıyla özel olarak ilgilenmiş, çocuklara çok ihtimam göstermiştir. Her şeyden önce çocukları bir birey ve şahsiyyet olarak kabul eden ve değer veren Peygamberimiz (sav), çocuklarla samimiyyet, güven ve zerafet temelli bir iletişim dili oluşturmuş; sevgiyi, şefkati, merhameti ve hoşgörüyü çocuk eğitiminin temel unsuru olarak vaz etmiştir.

انّما بُعِثتُ معللماً “Ben ancak bir öğretmen olarak gönderildim” buyuran Rasulullah(sav) efendimiz; çocuğun şahsiyetini inşa ve yarınki toplumu kurma faaliyeti olan eğitim ve terbiyeye çok önem vermiştir. Ebu Hureyre(ra)’nin rivayet ettiği bir hadiste “Çocuğun babası üzerindeki haklarından biri de ismini ve edebini güzel yapmasıdır.” buyurmuştur.

Müslümanlar, çocuklarının Allah tarafından kendilerine birer emanet olarak verildiğinin bilincinde olmalılar. Zira sorumluluklarını yerine getirmeleri sadet-i dareyne kavuşmaları demektir. Yüce Rabbimizin bizlere emaneti olan çocuklara sahip çıkmak, onların korunmasını ve sağlıklı bir şekilde yarınlara hazırlanması için çözüm üretmek hepimizin görevidir.

اكرموا اوﻻدكم واحسنوا ادبهم “Çocuklarınıza ikram ediniz ve onları en güzel şekilde terbiye ediniz(eğitiniz).” Ve “Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakmaz.” Ve yine “Çocuk babasının sırrıdır.” buyurmuştur ki, çocuk annesinin ve babasının aynasıdır. Ebeveynin genetik şifrelerinin bir karışımı olan çocuk, aynı zamanda ebeveyninin kalbi ve ruhi özelliklerini de taşır.

Bir muallim olarak gönderilen, bize her konuda örnek ve önder olan Rasulullah(sav) efendimiz, merhametli bir mizaca sahip ve yumuşak huylu bir insandı. İnsanlara akılları ve kabiliyetleri ölçüsünde konuşur, herhangi bir olumsuzluk karşısında önce sebepleri araştırır varsa alternatif sunar, en son cezalandırma yoluna giderdi. Buna delil teşkil edecek güzel bir örnek: Rafi b. Amr El-Gıfari (ra) der ki: “Ben henüz küçük bir çocuktum. Bir hurma ağacı taşlamıştım. Beni Rasulullah(sav) a götürdüler. Rasulullah dedi ki; Yavrucuğum! Hurma ağacını niye taşladın? Ben de “yemek için çünkü karnım açtı” deyince; Hz.Peygamber: “Yavrum! (Bir daha acıkırsan) hurma ağacını taşlama! Altına düşenleri ye” buyurdu. Sonra başımı okşadı ve “ Allahım! O’nun karnını doyur” diye dua etti. Rasulullah (sav) efendimiz hem suçun sebebini araştırmış hem de bir alternatifle meseleyi çözmüştür.

Hz. Peygamber çocukları arasında son derece adil davranmıştır. “Allah(cc), öpücüğe varıncaya kadar her hususta çocuklar arasında adaletli davranmanızı sever” sözleriyle bu konuya ne kadar önem verdiğini ve dikkat ettiğini görüyoruz.

Şu örnekte Hz. Peygamber (sav) in çocuklar arasında adaleti gözettiğine dair önemli bir hadisedir. Rasulullah(sav) ın torunu Hasan su ister sonra Hüseyin de uyanır su ister. Rasulullah efendimiz suyu Hasan’a verir. Kızı Fatıma babasına: “Hüseyin’i daha az mı seviyorsun?” der. Peygamberimiz: “Hayır suyu önce Hasan istedi ve Ona verdim.” Der.

Yine çocuklar arasında adil davranma hususunda şu örnek önemlidir: Numan bin Beşir’e annesi Amra binti Revaha’nın ısrarıyla babası bir bahçe hibe etmek ve bu hibeye de Rasulullah(sav) ı şahit tutmak ister. Bunun üzerine  Rasulullah(sav) “Başka çocukların var mı?” diye sorar. Evet cevabını alınca “Diğer çocuklarına da aynı şekilde hibede bulundun mu? Diye sorar. Babası hayır deyince “ O halde beni şahit tutma! Çünkü ben bir zulme şahit olmam” buyurur. “Allah’dan korkun! Çocuklarınız arasında adil davranın” şeklinde ikazda bulunur.

Hz. Peygamber(sav) in “Kokusu cennetin kokusundandır” dediği çocuklara karşı sevgisi ve şefkatini her zaman ızhar etmiş, onları kucaklayıp öpmüştür.

Yetişkinleri çileden çıkarma konusunda çocuklar çok ustadırlar. Cezalandırmada aşırıya gidildiğinde, çocuklar söz dinlemez olur, gizli yaptığı şeyleri açıktan yapmaya başlarlar. Halbuki; işlediği kabahatin zararları tatlı dille anlatılsa çocuk bir müddet sonra bu tür fiilleri yapmaktan vazgeçer. Rasulullah(sav) efendimizin On yıl hizmetinde bulunan Enes(ra) der ki: “On yıl hizmet ettim. Gevşek davrandığım veya ihmal ettiğim bir iş hususunda beni bir kere olsun ayıplamadı. Hane halkından biri ayıplayacak olsa “üstüne varmayın, gücü yetseydi yapardı” diyerek hep bana arka çıktı” der.

Rasulullah (sav) efendimiz bir çocuk gördüğü zaman onlara selam verir selamlarını alır. Çocuklara beddua edilmesine müsaade etmez, sevgi ile hitap eder, hediyeler verir, onlarla oynar ve şakalaşırdı. Enes bin Malik (ra), çocuklara en çok şaka yapanın Rasulullah(sav) olduğunu söylemiştir. Hz. Peygamber çocukların oyun oynamalarına karışılmasına müsaade etmezdi. Mesela çocukların toprakla oynamalarına müsaade etmeyenlere Allah Rasulu “ Onlara karışmayınız. Çünkü toprak çocukların ilk baharıdır” buyurdu.

Rasulullah (sav)çocukları çok sevdiği gibi çocuklar da Rasulullah (sav) efendimizi çok severlerdi. Seferden döndüğü zaman Medinedeki halkla birlikte çocuklar da Peygamberimizi karşılarlardı. Karşılayan çocuklardan ilk karşılayanı binitinin önüne, sonra karşılayanı da binitinin arkasına alarak Medineye kadar getirirdi. Bazen torunları Hasan Hüseyin ve diğer çocukları merkebine bindirip gezdirirdi.

Rasulullah (sav) efendimiz bir şey ikram edeceği zaman çocuklara öncelik tanırdı. Medinede insanlar yetiştirdikleri ilk meyveyi Rasulullah (sav) a getirirler, O da onlara bereket duası yapar ve akabinde orada bulunan en küçük çocuğu çağırır ve meyveyi ona ikram ederdi. Hz. Peygamber Kureyşli kadınları yavrularına olan şefkatleri sebebiyle “ Arap kadınlarının en hayırlıları” diye överdi. Rasulullah (sav) efendimiz namazda kıraati uzun tutmak ister fakat ağlayan bir çocuk sesi duyunca annesinin huzursuz olabileceğini düşünerek kıraati kısa tutardı.

Nebiyyi muhterem efendimiz bebeklere karşı şiddet kullanılmasına asla izin vermezdi. Bir gün Hasan ve Hüseyin’in süt annesi Ümmül Fadl Lübabe binti El-Haris Hasan ve Hüseyini Rasulullah (sav)in kucağına koydu. Bebek Rasulullah (sav)  in kucağına işeyince Ümmül fadl bebeğin omuzuna vurdu. Bunun üzerine Allah Rasulu: “Sen oğlumu incittin Allah sana rahmet eylesin” diyerek onu nazikçe uyardı.

Rasulullah (sav) efendimiz savaşta çocukların öldürülmesine izin vermezdi ve çocukların orduya katılıp savaşa gitmelerine de izin vermezdi. Anne ile çocuğun birbirinden ayırtılmasına izin vermez ve “Kim anne ile çocuğunu birbirinden ayırırsa Allah da kıyamet gününde onunla sevdiklerini birbirinden ayırır” derdi. Allah Rasulu(sav) ölen çocukların cenaze namazlarını kıldırır, hastalanan çocukları ziyaret ederdi.

Hz. Peygamber(sav) kız çocuklarına çok değer verir. “Bir kimse iki kıza buluğa erinceye kadar bakarsa kıyamet günü benimle beraber şöyle gelir” diyerek parmaklarını bir araya  getirmişti. Rasulullah (sav) efendimiz erkek çocuklarının kız çocuklarına tercih edilmesini asla tasvip etmezdi. Nebiyyi Muhterem cahiliyye döneminde kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesini anlatılırken mahzun olur ve gözyaşlarını tutamazdı.

Şu bir gerçek ki çocukları sevgi ve şefkatten yoksun büyüyen bir toplumun huzur bulması mümkün değildir. Sağlıklı ve şahsiyetli bireylerden oluşan bir toplum oluşturmak istiyorsak çocuklarımıza sevgi ve şefkatle yaklaşmalı, nefret ve şiddetten uzak durmalıyız. Bu konuda bizim için en güzel örnek Rasulullah (sav) efendimizdir. Bu husus Kur’an-ı Kerimde şöyle vurgulanmaktadır:

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ ف۪ي رَسُولِ اللّٰهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُوا اللّٰهَ وَالْيَوْمَ الْاٰخِرَ وَذَكَرَ اللّٰهَ كَث۪يراًۜ

“Andolsun Allah’ın Rasulunde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman ve Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” 33 Ahzap 21

Kendisine Allah’ın Rasulunu örnek alan kişiler hiçbir zaman pişman olmayacak. Nebevi terbiye ile büyüyen çocuklar, anne-babalarına layık, insanlığa faydalı birer fert olacaklardır. Bundan dolayı Rasul-i Ekrem efendimizin çocuklarla olan iletişim ve yaklaşımını doğru bir şekilde tesbit etmek ve temel prensiplerini kavramak ve çocuklarımızı bu doğrultuda yetiştirmek Müslüman toplumların en öncelikli görevi olmalıdır.

Nesli korumak ve geliştirmek Dini Mübin-i İslamın temel hedeflerinden biridir. Bu hedefe ulaşmak ancak fiziki ve ruhi açıdan sağlıklı çocuklara sahip olmakla mümkündür. Çocuğun ana-babasına onu her bakımdan ve zamanın şartlarına uygun bir şekilde yetiştirip eğitmesi güzel ahlakla süslemesi ve iyi bir meslek edinmesi için çaba ve fedakarlık göstermesi gerekir. Küçük veya büyük tüm insanların en temel hakkı yaşamaktır. Dünyaya gelen her çocuk yaşamalı, hayatını sürdürebilmek için gerekli maddi ve manevi imkanlara kavuşmalıdır. Ama şunu da belirtmek isterim ki anne-baba çocuklara olan sevgileri sebebiyle hayatın hakiki gayesini de unutmamalıdırlar. Kur’an-ı Kerim ana-babaları

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ اَمْوَالُكُمْ وَلَٓا اَوْلَادُكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِۚ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ

“Ey iman edenler! Sizleri ne mallarınız ne evlatlarınız Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Her kim böyle yaparsa işte onlar hüsrana uğrayanlardır” Münafikun 63/9

Hz. Peygamber bir taraftan İslam dinini tebliğ ederken öte yandan da mü’minlerin ve onların çocuklarının eğitim ve öğretimiyle meşgul olmuştur. Çocukların yetiştirilmesiyle ilgili tavsiyeleri olmuştur. Mesela “ Çocuklarınızı şu üç haslet üzere yetiştirin: Hz. Peygamberi sevmek, O’nun ehl-i beytini dost ve ashabını sevmek, Kur’an okumaktır.” Yine Rasulullah(sav) efendimiz çocuklara iman esaslarını öğretmiştir. Mesela henüz ergenlik çağına gelmemiş İbn-ü Seyyad’a “ Benim Allah’ın elçisi olduğuma şehadet edermisin?” diyerek çocuğu imana davet etmiştir.

Yine Abdullah ibn-i Abbas’ı terkisine bindirmiş ve O’na şöyle demiştir: “Abdullah öncelikle sana şunları söylemek isterim: Genişlik zamanında kendini Allah’a sevdir ki O da seni sıkıntılı zamanında sevsin. Allah’ın emir ve yasaklarına önem ver ki, Allah da sana önem versin, seni gözetsin. Allah’ın hakkını gözet ki O’nu yanı başında bulasın. Bir şey istediğin zaman Allah’tan iste, yardım dilediğinde Allah’tan dile. Şunu bil ki bütün varlıklar el birliği ile sana zarar vermek isteseler Allah’ın takdir ettiğinden başkasını yapamazlar. Kaderi yazan kalemin işi bitmiştir. Yazılanlar ise kurumuştur. Bilmiş ol ki, Allah’ın yardımı ancak sabredenler içindir. Her zorlukla beraber mutlaka bir kolaylık vardır.” Hz. Peygamber imanın nasıl olacağı ve nasıl algılanması gerektiğini ve imanın hayata nasıl yansıyacağını Abdullah ibn-i Abbas’a öğretmiştir.

Rasulullah(sav) efendimiz çocukların ibadet eğitimi ve öğretimine de hassasiyet göstermiş, erişkinlerle beraber severek ve isteyerek ibadetlerini yapmaları için küçük yaştan itibaren onlarla ilgilenmiş ve rehberlik etmiştir.

Hz. Enes(ra) anlatıyor: “Bana Peygamberimizin ilk tavsiyesi şu oldu: Sana sır olarak verdiğim şeyleri kimseye açıklama. Güvenilir bir kişi ol! Bundan dolayı annem ve hanımları benden Peygamberimize ait gizli konuları sorduklarında kesinlikle bir şey söylemezdim.” Peygamberimizin bana diğer tavsiyeleri şöyle idi: “Oğulcuğum! Abdestini tam al ki ömrün uzun olsun. Koruyucu melekler de seni sevsin ve korusun. Enes! Gusül abdesti alırken güzelce yıkan. Saç diplerini iyice ıslat ve tenini de güzelce temizleyerek yıka! Şayet böyle yaparsan yıkandığın yerden ayrılırken günah ve hatalardan da arınmış olarak çıkarsın. Oğulcuğum! Elinden geldikçe abdestli ol çünkü kim abdestlim olarak ölürse ona şehitlik sevabı verilir. Enes! Namaz kılarken, rükûa gidince dizlerini sıkıca tut, parmaklarını birbirinden ayır, dirseklerini yanlarına yapıştırma. Oğulcuğum! Rükûdan kalkınca her uzvun tam olarak yerine gelsin. Çünkü Allah kıyamet gününde ruku ile secde arasında belini doğrultmayana merhamet etmeyecektir. Oğulcuğum! Secde edince de alnını ve ellerini yere tam olarak koy. Horozun yeri gagalaması gibi sen de secdeden çabuk kalkma. Secdede kollarını yere serme. Namazda sağa sola bakmaktan sakın!. Oğulcuğum! Namazını devamlı kılmaya özen göster. Eğer özen gösterirsen melekler de senin için rahmet dileğinde bulunurlar. Müslümanların büyüklerine hürmet, küçüklerine sevgi göster.”(Buhari,>Ebu Davud Edeb, Tirmizi Birr İlim,Darimi Sünen 1/34, Müslim,Taberani)

Rasulullah(sav) efendimiz çocuklara hem dua etmiş hem dualar öğretmiştir. Mesela, Rasulullah(sav) efendimizin “Ya Rabbi! Fakirlikten, cimrilikten, aşırı yaşlılıktan, dünya fitnesinden ve kabir azabından sana sığınırım!” duası sahabe tarafından çocuklara öğretilirdi.

Hiç şüphesiz Din-i Mübini İslamın temel kaynağı olan Kur’an-ı Kerimden istifade edebilmeleri için Kur’anı çokça okumalarını ve anlamalarını öğütlerdi.

Yine Enes bin Malik’e: “Oğulcuğum! Kur’an kıraatinden gafil olma. Çünkü Kur’an ölü kalbe hayat verir. Kötü ve çirkin şeylerden bir de haddi aşmaktan korur.”

Rasulullah (sav) efendimiz temel alışkanlıklar kazandırmak için yemeğe başlamadan önce ve sonra ellerin yıkanması, besmele ile başlayıp dua ile bitirilmesi, sağ elle önünden ve tabağın kenarından alınması, ellerin sağa sola dayanmaması, yüzükoyun yatarken yenilmemesi, suyun üç solukta içilmesi, sofraya konan yemek hoşa gitmese de tenkit edilmemesi, ekmeğin küçük parçalara bölünmesi, yemeğin israf edilmemesi, soğan ve sarımsak gibi koku yapan gıdaların yenilip etrafın rahatsız edilmemesi, suyun bardağın kırık tarafından içilmemesi, su ve yemek kaplarının içine üflenmemesi, yemeğin çok sıcak yenilmemesini ve özellikle az yemeyi tavsiye ettiğini sünnetinden tesbit edebiliriz. Yine Hz. Enes’in bildirdiğine göre Rasulullah (sav) efendimiz çocuklara ayakkabılarını düzeltmek, abdest için su hazırlamak, misafirlere içecek dağıtmak, mektup taşımak gibi görevler de vermiştir. Bu görevler çocukların sosyal hayatta yerlerini almaları, bilgi ve beceri kazanmaları içindir. Rasulullah(sav) efendimiz terbiyesinde yetişen çocuklar asırlardır durmadan ve kıyamete kadar da devam edecek olan bir medeniyet kurmuşlardır. Her alanda insanlığa yol göstermişler, göstermeye de devam edecekler.’’