MECELLE-İ AHKAM-I ADLİYYE
GİRİŞ
İç dinamiklere ve geleneksel hukuka dayanması sebebiyle ilk milli kanunumuzdur. Öyle ki mecelle ile “ Kaldı ki, tebeddül-i âsâr ile örf ve adete mübteni olan Mesail-i Fıkhıyye dahi tebeddül eder.” Kaidesine Uygun olarak Fıkhi birikimimizin dinamizmini kaybetmemesi için zamana uygun yeni çözümler üretilmiştir. Şunu da ilave etmek gerekir ki; Fıkıh kitaplarına müracaat ederek meselelere çözüm getirebilecek seviyede yetişmiş insan kıtlığı çekildiğinden hüküm verme makamında bulunanlar için “İhtilaftan ari ve yalnız ahval-i muhtelife havi olmak üzere muamelat-ı Fıkha dair sehlül me’haz bir kitap” olarak hazırlanmıştır.
Mecellenin içeriği günümüzdeki borçlar hukuku, eşya hukuku ve yargılama hukukunun bazı konularına tekabül etmektedir. Aile ve miras hukukuna ilişkin konular ise dışarıda bırakılmıştır.
Mecelle on altı kitaptan oluşmaktadır. Bunlar “Kitabül-Buyu”, “Kitabül-İcaret”, “Kitabül-Kefale”, Kitabül-Havale”, “Kitabül-Rehn”,Kitabül-Emanat”, “Kitabül-Hibe”, “Kitabül-Gasb Ve’l-itlaf”, “Kitabül-hacr ve’l ikrah ve’l şüf’a”, “Kütb’üş Şirket”, “Kütbül-Vekale”, Kitabü’s sulh ve’l ibra”, “Kitabül-İkrar”, “Kitab’üd-Dâvâ”, “Kitab’ül-Beyyinat ve’t-tahlif” ve “Kitab’ül Kaza”dır. Ana bölümleri oluşturan bu kitaplar konu ile ıstılahların tanımlandığı bir “Mukaddime” ile başlamakta, ardından “bab” ve “fasl” başlıkları altında konunun detaylarına ilişkin hükümler maddeler halinde verilmektedir.
Ana bölümden önce yer alan ilk yüz maddeyi ihtiva eden “Mukaddime” hususunda birinci Madde Fıkhın tarifine doksan dokuz madde ise “Kavaid-i Külliyye” olarak bilinen Fıkıh kaidelerine ayrılmıştır. İlk yüz maddesi usule ilişkin olup başka hiçbir kanun mecellenin muhatabını usul yönünden hazırlayan özelliğine sahip değildir.
Şüphesiz mecellenin hazırlanmasında en büyük katkı Ahmet Cevdet Paşa’ya (1823-1895) aittir. Mecelle Anadolu’da ve Ortadoğu coğrafyasının genelinde yürürlük kazanmış ülkemizde 4 Ekim 1926’da yürürlüğe giren Medeni kanun ile birlikte yürürlükten kalkmıştır. Mecelle 57 yıl Osmanlı memalikinde yürürlükte kalmıştır. Kimi ülkelerde 1970 yılına kadar yürürlükte kalmıştır.
Tanzimat’tan itibaren Osmanlı Devleti’nde gerek adlî teşkilât gerekse kanunlaştırma alanında köklü reformların yapıldığı bilinmektedir.
Bu çerçevede önce borçlar, kısmen eşya ve şahıs hukuku hükümleri 1868-1876 yıllarında Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye, daha sonra aile hukuku hükümleri 1917’de Hukūk-ı Âile Kararnâmesi adıyla kanunlaşmıştır. Her ikisi de İslâm hukukuna dayalı olarak hazırlanan ilk kanunlar olması dolayısıyla sadece Osmanlı hukuk tarihi bakımından değil İslâm hukuk tarihi bakımından da dikkate değer bir öneme sahiptir ve İslâm ülkeleri tarafından hazırlanan kanunlara öncülük ve örneklik etmiştir.
Her şeyden önce Tanzimat sonrasında klasik adlî yapı önemli ölçüde değişmiş, tek hâkimli şer‘iyye mahkemelerinin yanı sıra toplu hâkimli ticaret, hukuk ve ceza mahkemeleri kurulmaya başlanmıştı. Genelde nizâmiye mahkemeleri olarak anılan bu mahkemelerin üyelikleri için başlangıçta yeterli hukuk bilgisine ve klasik fıkıh literatürüne vâkıf kimseler bulunamamıştı. Bu sebeple üyelerin yararlanabileceği, Türkçe kanun metinlerinin yazılması ihtiyacı ortaya çıkmıştı. Bu ihtiyaç, özellikle ticaret mahkemelerinin ticarî tecrübeden öte bir birikimi ve hukuk bilgisi bulunmayan üyeleri için daha ileri boyutlara ulaşıyordu. Her ne kadar 1850 tarihli Ticaret Kānunnâme-i Hümâyunu var idiyse de davanın ticareti ilgilendirmeyen ayrıntıları hususunda önemli problemler ortaya çıkıyordu . Çünkü söz konusu kanunnâme rehin, kefâlet, vekâlet, havâle gibi alanlarda herhangi bir hüküm içermemekteydi. Tanzimat döneminde gerek duyulan hukukçu ihtiyacını karşılamak için klasik medreselerin yanı sıra 1854 yılında Muallimhâne-i Nüvvâb adıyla bir hukuk mektebi açılmış, Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi’nde de 1869’da bir hukuk şubesi kurulmuştu. Ancak bunların gelişmesi ve ihtiyaca cevap vermesi için epeyce bir süre beklemek gerekiyordu. Öte yandan Hanefî mezhebinin fıkıh ekolleri arasında en gelişmiş ve en fazla doktrin zenginliğine sahip bir mezhep olması, mezhep içinde hemen her konuda farklı görüşlerin varlığını da beraberinde getirmişti. Bu görüşler arasından en doğru ve uygulanabilir olanını tesbit etme zorunda olan kadılar zaman zaman zorlanmakta ve fetva mecmualarından, iş başındaki müftülerden, özellikle de şeyhülislâmdan yararlanmaktaydı. Fakat yine de bu farklı görüşler arasında “kavl-i sahîh”i belirlemek ve onu olaya uygulamak kolay olmuyordu . Mecelle, bu farklı görüşlerden sadece uygulamaya esas teşkil edenleri topladığından hâkimlere büyük kolaylık sağlamıştır.
Hazırlanışı. Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye’nin hazırlanması yönündeki ilk teşebbüs, 1855 yılında Meclis-i Tanzîmât bünyesinde İslâm hukukuna dayanan bir kanun (metn-i metîn) ortaya koymak için bir ilmî cemiyetin kurulmasıyla başlar. Meclis-i Tanzîmât üyesi Rüşdü Molla’nın başkanlığındaki cemiyetin üyeleri arasında Ahmed Cevdet Efendi de (Paşa) yer almaktaydı. Cemiyet, bir süre çalıştıktan ve metn-i metînin ilk kitabı olarak “Kitâbü’l-Büyû‘”u kaleme aldıktan sonra görevini tamamlayamadan dağılmıştır. Cevdet Paşa bu başarısızlıkta cemiyet üyelerinin iyi seçilememiş olmasının rolü bulunduğunu söyler . Mecelle'nin hazırianması hususunda kurulan ilk ilmî heyet bir takım çalışmalar yaptıktan sonra dağılmış, bu arada Ali Paşa'nın Fransız medenî kanununun tercüme ve iktibas edilmesine dâir teşebbüslerine, başta Ahmed Cevdet Paşa olmak üzere bazı hukukçular ve devlet adamları karşı çıkarak yeni bir millî kanun hazırlanmasını müdâfaa etmişlerdir Neticede bunlar mücadeleyi kazanmışlar ve böylece Mecelle Cemiyeti adıyla yeni bir ilmî heyet teşkil olunmuştur Zamanın çok kıymetli İslâm hukukçularının yer aldığı ve başlarında büyük hukukçu ve devlet adamı Ahmed Cevdet Paşa'nın bulunduğu bu heyet, 1869-1876 seneleri arasında fasılalı ve maceralı, yaklaşık yedi senelik bir çalışma neticesinde Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye adındaki ilk Osmanlı medenî kanununu tamamlamaya muvaffak olmuştur
Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye nâzırı Ahmed Cevdet Paşa’nın başkanlığında Mecelle Cemiyeti oluşturularak kanunun telifine başlandı. Cevdet Paşa, daha önce Arazi Kanunnâmesi başta olmak üzere birçok kanunun hazırlanmasında etkin rol almış, metn-i metîn teşebbüsünde de bulunmuştu. İlk kuruluşunda Evkāf-ı Hümâyun müfettişi Seyyid Halil, Şûrâ-yı Devlet üyesi Seyfeddin ve Mehmed Emin, Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye üyesi Ahmed Hulûsi ve Ahmed Hilmi ile İbn Âbidinzâde Alâeddin’den oluşan Mecelle Cemiyeti önce 100 maddelik mukaddimeyi ve ilk kitap olan “Kitâbü’l-Büyû‘”u hazırlayarak şeyhülislâmlığın ve diğer ileri gelen hukukçuların incelemesine sundu. Bu bölüm, gelen değerlendirmeler ışığında gerekli düzeltmeler yapılarak 8 Zilhicce 1285 (22 Mart 1869) tarihli bir mazbata ile sadârete takdim edildi. Sadâret tarafından 7 Muharrem 1286’da (19 Nisan 1869) padişaha sunulan mukaddime ve “Kitâbü’l-Büyû‘” ertesi gün tasdik edilerek yürürlüğe girdi (ilk kitabın yürürlük tarihi konusundaki farklı değerlendirmeler için bk. Eisenman, s. 21-22). Bunu 6 Zilkade 1286’da (7 Şubat 1870) icârât, 18 Muharrem 1287’de (20 Nisan 1870) kefâlet, 25 Safer 1288’de (16 Mayıs 1871) havâle ve rehin kitapları takip etti.
Üçüncü kitabın yürürlüğe girmesinden sonra 24 Muharrem 1287’de (26 Nisan 1870) Cevdet Paşa, Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye Nezâreti’nden alınarak Bursa valiliğine tayin edildi. Mecelle Cemiyeti şeyhülislâmlığa bağlandı ve başkanlığına Gerdankıran Ömer Efendi getirildi. Cevdet Paşa’nın azlinden önce dördüncü kitap olan “Kitâbü’l-Havâle” bitirilip 16 Muharrem 1287 (18 Nisan 1870) tarihinde sadârete sunulmuş, “Kitâbü’r-Rehin” de büyük ölçüde tamamlanmıştı. Ancak Cevdet Paşa’nın Mecelle’den ayrılması sırasında “Kitâbü’r-Rehin”in en önemli maddesi unutulmuş ve rehnedilen malın zayi olması durumunda ne gibi sonuç doğuracağı belirtilmemişti. Cevdet Paşa epeyce bir zaman sonra bu eksikliği 1108. maddede dolaylı olarak telâfi etmiştir. Cevdet Paşa’nın Mecelle Cemiyeti’nden ayrılmasında Fransız büyükelçisi De Bourree’nin muhalefetinin önemli rolü olduğu anlaşılmaktadır. Fransız elçisi, “Code civil”in alınmasının önemli ölçüde Cevdet Paşa tarafından engellendiğini görerek ona yönelik muhalefetini sürdürmüştür. Ancak bu azilde, Mecelle’nin şeyhülislâmlıkta değil Adliye Nezâreti’nde Cevdet Paşa’nın başkanlığında hazırlanmasına ve “Kitâbü’l-Havâle”nin 692. maddesinde, önde gelen Hanefî hukukçularına göre daha az bilinen Hanefî hukukçusu Züfer b. Hüzeyl’in görüşünün alınmasına Şeyhülislâm Hasan Fehmi Efendi’nin karşı çıkmasının rolü vardır. Bu arada Cevdet Paşa’nın muhafazakâr görüşlerinin dönemin Batıcı devlet adamlarını rahatsız etmesi de muhtemelen bunda etkili olmuştur. Fakat itiraz üzerine şeyhülislâmlıkça tekrar incelenen 692. madde sonradan sakıncalı görülmemiş ve Cevdet Paşa’nın düzenlediği şekliyle kalmıştı.
Mecelle Cemiyeti, önceden büyük ölçüde hazırlanmış bulunan “Kitâbü’r-Rehin”i yayımladıktan sonra “Kitâbü’l-Vedîa”yı hazırlayıp yürürlüğe koymuştu. Ancak bu kitabın gerek kanun tekniği gerekse ihtiva ettiği hükümler bakımından eksiklikler taşıdığı görülmüş ve ilim çevrelerince beğenilmemiştir. Bunun üzerine Cevdet Paşa tekrar Mecelle Cemiyeti’nin başına getirilmiştir. Cevdet Paşa önce “Kitâbü’l-Vedîa”yı toplatmış, onun yerine altıncı kitap olarak 24 Zilhicce 1288’de (4 Mart 1872) yürürlüğe giren “Kitâbü’l-Emânât”ı kaleme almıştır (yürürlükten kaldırılan “Kitâbü’l-Vedîa”nın metni için bk. Aydın, Osm.Ar., XIII [1993], s. 207-226). 1289 (1872) yılının başından itibaren de sırasıyla hibe, gasb ve itlâf, hacr, ikrah ve şüf‘a, şirket, vekâlet, sulh ve ibrâ, ikrar, dava ve nihayet 26 Şâban 1293’te (15 Eylül 1876) beyyinât ve kazâ kitapları yürürlüğe konmuştur. Böylece on altı kitaptan oluşan Mecelle yaklaşık dokuz yıl zarfında tamamlanmıştır (Hacı Reşid Paşa, I, 27). Mecelle’nin hazırlanmasında görev alan hukukçular değişmiş, her kitabın sonunda hazırlayan heyet üyelerinin isimleri yer almıştır, bunların toplam sayısı on dörttür.
II. Meşrutiyet’in ilânından sonra hukuk alanında yapılması hedeflenen reformlar arasında Mecelle’nin tam bir medenî/borçlar kanunu haline getirilmesi de vardı. Bu amaçla hem eksik kısımlarının tamamlanması hem de kırk yıllık uygulamanın ardından ihtiyaç duyulan değişikliklerin yapılması için Adliye Vekâleti’nce bir medenî kanun komisyonu oluşturuldu. 9 Mayıs 1916’da Adliye Vekâleti’nde toplanan komisyon, bir yandan gerektiğinde diğer mezheplerin görüşlerinden yararlanma esasını benimserken öte yandan şer‘î hükümlere aykırı olmamak kaydıyla başka hukuk sistemlerinden istifade etmeyi de ilke olarak benimsedi. Ukūd ve Vâcibât Komisyonu adıyla teşkil edilen alt komisyon, bir süre çalıştıktan sonra Mecelle’nin birinci bölümü olan “Kitâbü’l-Büyû‘”da yirmi bir maddenin değiştirilip otuz üç maddenin eklenmesini, on üç maddenin de yürürlükten kaldırılmasını, “Kitâbü’l-İcârât”da on maddenin değiştirilmesini ve on üç maddenin eklenmesini teklif etti (Kaşıkçı, s. 352 vd.). Ancak bu komisyon çalışmalarını tamamlayamamış ve Mecelle’de beklenen değişiklikler gerçekleşmemiştir. Benzer bir teşebbüs Cumhuriyet’in ilk yıllarında da görülmüş, fakat 1923 ve 1924’te oluşturulan komisyonlar hazırlanacak yeni kanunun içeriği ve dayanacağı hukukî yapı konusunda tam bir uyum sağlayamamıştır. Bununla birlikte 1924 yılında kurulan komisyon bir süre çalıştıktan sonra 251 maddelik bir taslak hazırlamıştır. Ancak bu esnada yeni Türk devletinin hukukî yapısının bütünüyle Avrupa kanunlarına dayanması gerektiği yönünde bir kanaat değişikliği ortaya çıkmıştır. Bu kanaatin oluşmasında, Lozan görüşmeleri sırasında adlî kapitülasyonların kaldırılması ve gayri müslim azınlıkların ahvâl-i şahsiyye alanında hukukî statülerinin yeniden belirlenmesi meselesinin hallinde karşılaşılan güçlüklerin rol oynadığını söylemek mümkündür (Aydın, İslâmî Araştırmalar, VIII/3-4 [1995], s. 166 vd.). Sonuçta dönemin Adalet Bakanı Mahmud Esat (Bozkurt) tarafından Mecelle tâdil komisyonlarının çalışmaları durdurularak İsviçre Medenî Kanunu’nun alınması faaliyetlerine hız verilmiş ve tercüme edilen İsviçre Medenî Kanunu 17 Şubat, borçlar kanunu 22 Nisan 1926’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiştir. Her iki kanunun 4 Ekim 1926’da yürürlüğe girmesiyle Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye yürürlükten kaldırılmıştır.
I. MECELLE’NİN KAYNAKLARI
Bu bölümde, Mir’ât-ı Mecelle’de Mecelle adına referans verilen kaynaklar yazarlarıyla birlikte kronolojik olarak sıralanmıştır. Her bir eser ve yazarla ilgili müracaat edilebilecek eserleri dipnotlarda göstermenin metinde aşırı bir yoğunluğa sebep olacağı düşüncesiyle onları makale sonunda topluca göstermeyi tercih ettik. Hakkında çok sınırlı bilgiye ulaşabildiğimiz veya karışıklığa sebep olabileceği kanaatinde olduğumuz sekiz eser için bulunduğu yerde dipnot gösterdik. 1. Kitabu’l-Asl (el-Mebsût): Ebû Abdullâh Muhammed b. el-Hasan b. Ferkad eş-Şeybânî (ö. 189/805) 2. el-Câmiu’s-sağîr: Ebû Abdullâh Muhammed b. el-Hasan b. Ferkad eşŞeybânî (ö. 189/805) 3. el-Câmiu’l-kebîr: Ebû Abdullâh Muhammed b. el-Hasan b. Ferkad eşŞeybânî (ö. 189/805) 4. ez-Ziyâdât: Ebû Abdullâh Muhammed b. el-Hasan b. Ferkad eş-Şeybânî (ö. 189/805) 5. Edebü’l-Kâdî; Ahmed b. Ömer eş-Şeybânî el-Bağdâdî el-Hanefî el-Hassaf (ö.261/874) 6. el-Kâfî: Ebü’l-Fazl Muhammed b. Muhammed b. Ahmed el-Mervezî elBelhî el-Hâkim eş-Şehîd (ö. 334/945) 7. el-Müntekâ: Ebü’l-Fazl Muhammed b. Muhammed b. Ahmed el-Mervezî el-Belhî el-Hâkim eş-Şehîd (ö. 334/945) 8. Fetâva’n-nevâzil (Kitâbu’n-nevâzil): Ebü’l-Leys Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrahim es-Semerkandî (ö. 373/983 veya 393/1003) 7 Burada geçen üç ek hakkında kısa bir değerlendirme için bk. Erdem, age, s.676. 92 | Doç. Dr. Kemal Yıldız, Tayyip Nacar 9. Hizânetu’l-fıkıh: Ebü’l-Leys Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrahim esSemerkandî (ö. 373/983 veya 393/1003) 10. Fetâvâ-yı Ebü’l-Leys: Ebü’l-Leys Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrahim es-Semerkandî (ö. 373/983 veya 393/1003) 11. Kitâbu’l-uyûn (Uyûnu’l-mesâil fî fürûi’l-Hanefiyye): Ebü’l-Leys Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrahim es-Semerkandî (ö. 373/983 veya 393/1003). 12. el-Kudûrî (el-Muhtasar): Ebü’l-Hüseyn Ahmed b. Ebî Bekr Muhammed b. Ahmed el-Kudûrî (ö. 428/1037) 13. Ahkâm-ı Nâtıfî: Ebü’l Abbas Ahmed b. Muhammed b. Amr en-Nâtıfî etTaberî (ö. 446/1054). 14. el-Mebsût: Ebû Bekr Muhammed b. Ebi Sehl Ahmed Şemsü’l-eimme esSerahsî (ö. 483/1090) 15. Hâherzâde (el-Mebsût); Hâherzade Ebu Bekir Muhammed b el-Hüseyn b. Muhammed el-Buhârî (ö.483/1090) 16. Hizânetu’l-ekmel: Ebû Abdullah Yusuf b. Ali b. Muhammed el-Cürcânî (ö. 522/1128) 17. Şerhu’t-Tahâvî (Şerhu Muhtasari’t-Tahâvî): Ali b. Muhammed b. İsmail elİsbicâbî es-Semerkandî (ö. 535/1140). 18. el-Fetâva’l-kübrâ: Ebû Muhammed Hüsâmüddîn Ömer b. Abdulaziz b. Ömer b. Mâze es-Sadru’ş-Şehîd (ö. 536/1141) 19. el-Fetâva’s-suğrâ: Ebû Muhammed Hüsâmüddîn Ömer b. Abdulaziz b. Ömer b. Mâze es-Sadru’ş-Şehîd (ö. 536/1141) 20. Vâkı‘âtü’l-Hüsâmî (el-Ecnâs): Ebû Muhammed Hüsâmüddîn Ömer b. Abdulaziz b. Ömer b. Mâze es-Sadru’ş-Şehîd (ö. 536/1141) 21. Umdetu’l-fetâvâ (Umdetu’l-müftî ve’l-müsteftî): Ebû Muhammed Hüsâmüddîn Ömer b. Abdulaziz b. Ömer b. Mâze es-Sadru’ş-Şehîd (ö. 536/1141) 22. Şerhu Edebi’l-Kâdî, Ebû Muhammed Hüsâmüddîn Ömer b. Abdulaziz b. Ömer b. Mâze es-Sadru’ş-Şehîd (ö.536/1141) 23. Tuhfetu’l-fukahâ: Ebû Bekr Alâuddîn Muhammed b. Ahmed esSemerkandî (ö. 538/1144) 24. el-Velvâliciyye (el-Fetâva’l-Velvâliciyye): Ebü’l-Feth Zahiruddin Abdurreşid b. Ebî Hanife b. Abdurrezzak el-Velvâlicî (ö. 540/1146) 25. Hulâsatu’l-fetâvâ: İftihâruddin Tahir b. Ahmed b. Abdurreşid el-Buhârî (ö. 543/1147) 26. Cevâhiru’l-fetâvâ: Ebü’l-Fadl Rükneddin Abdurrahman b. Muhammed b. Emirveyh el-Kirmânî (ö. 543/1149) Mir’ât-ı Mecelle’de Belirtilen Mecelle Kaynakları | 93 27. el-Mültekât fi’l-fetâvâ: Ebü’l-Kâsım Nâsırüddîn Muhammed b. Yusuf b. Muhammed b. Alî el-Hüseynî el-Medenî es-Semerkandî (ö. 556/1161) 28. Muhîtu’s-Serahsî (el-Muhîtu’r-Radevî): Ebû Abdillâh Radıyyüddîn Burhânü’l-İslâm Muhammed b. Muhammed es-Serahsî et-Tûsânî (ö. 571/1176) 29. el-Fetâvâ’l-Attâbiyye: Ebû Nasr Zeynüddin Ahmed b. Ömer el-Attâbi elBuhârî (ö. 586/1190) 30. Bedâiu‘s-sanâi‘ fî tertîbi’ş-şerâi‘: Alâuddîn Ebûbekr b. Mesud b. Ahmed elKâsânî (ö. 587/1191) 31. Fetâvâ-yı Kâdîhan: Fahruddîn Hasan b. Mansur b. Mahmud el-Özkendî el-Fergânî (ö. 592/1196) 32. Bidayetü’-l-mübtedî: Ebü’l-Hasan Burhânüddin Ali b. Ebûbekr b. Abdülcelîl el-Ferğânî el-Merğinânî er-Riştânî (ö. 593/1197) 33. el-Hidâye: Ebü’l-Hasan Burhânüddin Ali b. Ebûbekr b. Abdülcelîl elFerğânî el-Merğinânî er-Riştânî (ö. 593/1197) 34. et-Tecnis ve’l-mezid fi’l-fetâvâ: Ebü’l-Hasan Burhânüddin Ali b. Ebûbekr b. Abdülcelîl el-Ferğânî el-Merğinânî er-Riştanî (ö. 593/1197) 35. Muhtârâtu’n-nevâzil: Ebü’l-Hasan Burhânüddin Ali b. Ebûbekr b. Abdülcelîl el-Ferğânî el-Merğinânî er-Riştânî (ö. 593/1197) 36. es-Sirâciyye (el-Feraizu’s-Sirâciyye): Ebû Tâhir Siracuddîn b. Muhammed b. Abdurreşid es-Secâvendî (ö. 596/1200) 37. el-Muhîtu’l-Burhânî: Burhânüddîn (Burhânüşşerîa) Mahmud b. Ahmed el-Buhârî el-Merğinânî (ö. 616/1219) 38. Zahîretu’l-fetâvâ (ez-Zahîra): Burhânüddîn (Burhânüşşerîa) Mahmud b. Ahmed el-Buhârî el-Merğinânî (ö. 616/1219) 39. el-Yenabi‘ fi ma‘rifeti’l-usûl ve’t-tefari‘ (Kudûrî şerhi): Ebu Abdullah Reşidüddin Mahmud b. Ramazan er-Rûmî (h. 616 yılından sonra vefat etmiştir8 .) 40. ez-Zahîriyye (el-Fetâva’z-Zahîriyye): Ebûbekr Zahîrüddîn Muhammed b. Ömer el-Buhârî (ö. 619/1222) 41. el-Füsûlü’l-Üsrûşeniyye; Ebu’l-Feth Muhammed b. Hüseyin b. Ahmed Mecdüddin el-Üsruşenî (632/1235) 42. Münyetü’l-müftî: Yûsuf b. Ebi Said Ahmed es-Sicistânî (ö. 639/1240). 43. el-Ahsiketî (el-Müntehâb fi usûli’l-mezheb): Ebû Abdillah Hüsâmüddin Muhammed b. Muhammed b. Ömer el-Ahsikesî (ö. 644/1246-47) 8 DİB İstanbul Müftülüğü Kütüphanesi 25 ve 95 numaralarda kayıtlı yazma eserdir. Halep’te Helaviye medresesinin müderrisi olduğu belirtilen İbn Ramazan er-Rûmî, Kudûrî’nin el-Muhtasar’ını şerh etmiş ve el-Yenâbi‘ fi ma‘rifeti’lusûl ve’t-tefari‘ ismini vermiştir. İsmail Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn, c.II, s.405. 94 | Doç. Dr. Kemal Yıldız, Tayyip Nacar 44. Yetimu’d-dehr fi fetâvâ ehli’l-asr: Alâuddîn Muhammed b. Mahmud etTercümanî el-Harezmî (ö. 645/1247) 45. Telhîsu’l-Câmi‘i’l-kebîr: Ebû Abdillah Sadruddîn Muhammed b. Melik Dâvud el-Hılatî (ö. 652/1254) 46. el-Kunye (el-Kunyetu’l-Münye li tetmîmi’l-Gunye): Ebû’r-Recâ Necmüddîn Muhtâr b. Mahmud b. Muhammed ez-Zâhidî el-Ğazminî (ö. 658/1260) 47. el-Havi’z-Zâhidî: Ebû’r-Recâ Necmüddîn Muhtâr b. Mahmud b. Muhammed ez-Zâhidî el-Ğazminî (ö. 658/1260) 48. el-Müctebâ: Ebû’r-Recâ Necmüddîn Muhtâr b. Mahmud b. Muhammed ez-Zâhidî el-Ğazminî (ö. 658/1260) 49. el-Füsûlu’l-İmâdîyye: Ebü’l-Feth Zeynüddîn Abdurrahman b. Ebûbekr İmâdüddîn b. Ali el-Merğinânî (ö. 670/1271) 50. el-İhtiyâr li ta‘lili’l-Muhtâr: Ebü’l-fazl Mecdüddîn Abdullah b. Mahmud b. Mevdud el-Mevsîlî (ö. 683/1284) 51. el-Ğiyâsiyye (el-Fetâvâ’l-Gıyâsiyye): Davud b. Yusuf el-Hatîb (Yedinci asırdan önce)9 52. el-Muğnî fi usûli’l-fıkh: Ebû Muhammed Celâleddin Ömer b. Muhammed el-Hûcendî el-Habbâzî (ö. 691/1292) 53. Mecmau’l-bahreyn ve mülteka’n-neyyireyn: Muzafferüddîn Ahmed b. Ali b. Tağlib el-Ba‘lebekkî el-Bağdâdî, İbnu’s-Sâ‘âtî (ö. 694/1295) 54. Tehzîbu’l-vâkıât fi’l-fürû: Cemalüddin Ahmed b. Ali el-Hanefî el-Kalânîsî (ö. 704/1304) 55. Kenzü’d-dekâik: Ebü’l-Berekât Hâfızüddîn Abdullah b. Ahmed b. Mahmud en-Nesefî (ö. 710/1310) 56. Menâru’l-Envâr: Ebü’l-Berekât Hafızüddîn Abdullah b. Ahmed b. Mahmud en-Nesefî (ö. 710/1310) 57. en-Nihâye: Hüsamüddin Hüseyin b. Ali b. Haccâc es-Siğnâkî (ö. 711/1311) 58. Nisabu’l-ihtisâb: Ömer b. Muhammed b. ‘Avvad es-Senâmî el-Hanefî (Yedinci asrın ortalarında doğmuş sekizinci asrın ilk çeyreğinde ölmüş olması kuvvetle muhtemeldir10.) 59. Hizânetu’l-müftîn: Hüseyin b. Muhammed es-Semenkânî (es-Sem‘âni) (ö. 8./14. asır) 9 Fetâvâ İbn Nüceym ile birlikte basılmıştır. el-Matbaatü’l-Emiriyye, Bulak, t.y. İbn Nüceym ve Fetâvâ-i Tatarhaniyye’den önceki bir zamanda kaleme alınmıştır. Yazar eserini Sultan Ebu’l-Muzaffer Gıyaseddin el-Yemîn’e takdim ettiği için “el-Fetâvâ’l-Giyasiyye” ismini vermiştir. 10 Merizen Saîd Merizen ‘Asîrî, Nisâbu’l-ihtisâb eserinin Giriş kısmı, s.17-23, Mektebetu et-Talibi’l-Câmii, Mekke 1986; Ayrıca bk. M. İzzi Dien, The Theory and the Practice of Market Law in Medieval Islam A Study of Kitâb Nisâb al-Ihtisâb of ‘Umar b. Muhammad al-Sunâmî (fl. 7th-8th/13th-14th Century), [Wiltshire] : E.J.W. Gibb Memorial Trust, 1997. Mir’ât-ı Mecelle’de Belirtilen Mecelle Kaynakları | 95 60. Tebyînu’l-hakâik: Ebû Muhammed Fahrüddîn Osman b. Ali ez-Zeylaî (ö. 743/1343). 61. Sadruşşerîa (Tenkîhu’l-usûl): Ubeydullah b. Mesud b. Ömer b. Ubeydullah b. Mahmud el-Mahbûbî el-Buhârî, Sadruşşerîa es-Sânî (ö. 747/1347) 62. Mi’râcu’d-dirâye ila şerhi’l-Hidâye: Kıvâmuddîn Muhammed b. Ahmed elKâkî el-Hûcendî es-Sincarî (ö. 749/1348) 63. Ğâyetu’l-beyân ve nâdiretu’l-akrân: Kıvâmüddîn Emir Kâtib b. Emir Ömer b. Emir Gâzi el-Farabî el-Itkânî (ö. 758/1357) 64. el-Kifâye fi şerhi’l-Hidâye: Celalüddîn b. Şemsüddîn el-Harezmî el-Kurlânî (ö. 767/1366). 65. Manzumet-u İbn Vehbân (Kaydu’ş-şerâid ve nazmu’l-ferâid): Ebû Muhammed Eminüddîn Abdulvehhâb b. Ahmed b. Vehbân ed-Dimaşkî (ö. 768/1367) 66. Şerhu’l-Vehbâniyye (‘İkdü’l-kalâ’id fî halli Kaydi’ş-şerâid): Ebû Muhammed Eminüddîn Abdulvehhâb b. Ahmed b. Vehbân ed-Dimaşkî (ö. 768/1367) 67. el-Fetâva’t-Tatarhâniyye: Feridüddîn Âlim b. el-Alâ (ö. 768/1384) 68. el-‘İnâye şerhu’l-Hidâye: Ekmelüddin Muhammed b. mahmud b. Ahmed el-Bâbertî er-Rûmî el-Mısrî (ö. 786/1384) 69. es-Sirâcu’l-vehhâc: Ebûbekr b. Ali b. Muhammed el-Abbâdi el-Yemenî, elHaddâd (ö. 800/1397) 70. el-Cevheretu’n-neyyire: Ebûbekr b. Ali b. Muhammed el-Abbâdi el-Yemenî, el-Haddâd (ö. 800/1397) 71. et-Ta’rîfât: Ebü’l-Hasen Ali b. Muhammed b. Ali es-Seyyid eş-Şerif elCürcânî (ö. 816/1413) 72. Şerh-u Mecmai’l-bahreyn: İzzüddîn Abdullatif b. Abdulaziz b. Melek (Firişte) (ö. 821/1418’den sonra). 73. Câmiu’l-füsûleyn: Bedrüddîn Mahmud b İsrail b. Abdulaziz İbn Kâdî Simavne (ö. 823/1420) 74. et-Teshîl: Bedrüddîn Mahmud b İsrail b. Abdulaziz İbn Kâdî Simavne (ö. 823/1420) 75. el-Veciz li’l-Kerderî11: Hafızüddîn Muhammed b. Muhammed b. Şihab b. Yusuf el-Harezmî el-Kerderî el-Bezzâzî (ö. 827/1424) 76. el-Fetâva’l-Bezzâziyye (Câmiu’l-vecîz): Hafızüddîn Muhammed b. Muhammed b. Şihab b. Yusuf el-Harezmî el-Kerderî el-Bezzâzî (ö. 827/1424) 11 On altı yerde el-Vecîz li’l-Kürdî veya li’l-Kerdî şeklinde belirtilen yazarın el-Kerderî olduğu kanaatindeyiz. Binaenaleyh baskıda bir yazım hatası olduğunu düşünüyoruz. Çünkü el-Kürdî nisbesini taşıyan ve el-Vecîz isimli bir esere sahip olan bir yazar bulamadık. 96 | Doç. Dr. Kemal Yıldız, Tayyip Nacar 77. Kâriülhidâye (Fetâvâ Kâriilhidâye): Ebû Hafs Siracüddîn Ömer b. Ali b. Faris el-Kinanî el-Kâhirî, Kâriülhidâye (ö. 829/1426) 78. Muzmerât (Câmiu’l-muzmerât ve’l-müşkilât): Yusuf b. Ömer es-sûfî elBezzâr, Nebire-i Ömer (ö. 832/1429). 79. Riyâzu’l-ezhâr fî celâi’l-ebsar12: Ahmed b. Ali b. Hacer el-Askalani (ö. 852/1449) 80. Şerhu’l-Hidâye (el-Binâye fi şerhi’l-Hidâye): Ebû Muhammed Bedrüddîn Mahmud b. Ahmed b. Mûsa b. Ahmed b. Hüseyin b. Yusuf el-Aynî el-Ayıntabî (ö. 855/1451) 81. Şerhu’l-kenz (Remzu’l-hakâik fi şerhi Kenzi’d-dekâik): Ebû Muhammed Bedrüddîn Mahmud b. Ahmed b. Musa b. Ahmed b. Hüseyin b. Yusuf el-Ayniî el-Ayıntabî (ö. 855/1451) 82. Fethu’l-Kâdîr: Kemâlüddîn Muhammed b. Abdulvahid b. Abdulhâmid b. Mesud el-Hümâm es-Sivasî el-İskenderî (ö. 861/1457) 83. et-Tahrîr fi ilmi’l-usûl: Kemalüddîn Muhammed b. Abdulvahid b. Abdulhâmid b. Mesud el-Hümâm es-Sivasî el-İskenderî (ö. 861/1457) 84. eş-Şumunnî (Kemâlu’d-dirâye fi şerhi’n-Nukâye): Ebü’l-Abbas Takiyyüddîn Ahmed b. Muhammed b. Ali b. Yahya eş-Şümunnî (ö. 872/1468) 85. el-Hayâlî (Haşiye ‘ala Şerhi’l-‘Akâidi’n-Nesefîyye): Şemseddin Ahmed elHayâlî (ö. 875/1470). 86. Câmiu’l-fetâvâ: Kırk Emre Mehmed b. Mustafa el-Hâdimî (ö. 880/1475) 87. Lisânu’l-hükkâm fî ma’rifeti’l-Ahkâm: Ebü’l-Velid Lisânüddîn Ahmed b. Muhammed, İbnu’ş-Şihne el-Halebî (ö. 882/1477) 88. Dürer ve Ğurer (Düreru’l-hükkâm Şerh-u Ğureri’l-Ahkâm): Muhammed b. Feramuz b. Ali, Molla Hüsrev (ö. 885/1480) 89. Mirkâtu’l-fıkh (Mirkâtu’l-vüsûl ilâ ilmi’l-usûl): Muhammed b. Feramuz b. Ali, Molla Hüsrev (ö. 885/1480) 90. el-Fevâkihu’l-Bedriyye fi’l-kadâya’l-hükmiyye: Ebü’l-Yüsr Bedrüddîn Muhammed b. Halil (el-Ğars) el-Mısrî (ö. 894/1489) 91. Hizânetu’r-ruvât: Kâdî Cuken el-Hindî el-Gucuratî (ö. 920/1514) 92. Şerhu’l-Vehbâniyye (Tafsîlu ‘ikdi’l-ferîid (fevâid) bi-tekmîli Kaydi’ş-şerâid): Ebü’l-Berekât Seriyyüddîn Abdulberr b. Muhammed İbnu’ş-Şihne el-Halebî (ö. 921/1515). 93. Müeyyedzâde (Mecma’u’l-fetâvâ), Müeyyedzâde Çöngü: Abdurrahman b. Ali, Müeyyedzâde (ö. 922/1516). 12 Eserin yazması 000507 Topkapı Ahmed III Kitaplığında bulunmaktadır. Mir’ât-ı Mecelle’de Belirtilen Mecelle Kaynakları | 97 94. el-Bircendî (Şerhu’n-Nukâye muhtasaru’l-Vikâye): Abdulali b. Muhammed b. Hüseyin el-Bircendî (ö. 932-34/1526). 95. Resâil-ü İbn Kemal: Şemsüddin Ahmed b. Süleyman b. Kemalpaşa, İbn Kemal (ö. 940/1534) 96. el-Îzâh (Îzâhu’l-Islâh): Şemsüddin Ahmed b. Süleyman b. Kemalpaşa, İbn Kemal (ö. 940/1534) 97. Şerhu’l-Vikâye: Muhyiddin Muhammed b. Muslihiddin. Mustafa elKocevî, Şeyhzâde (ö. 950/1543). 98. Mülteka’l-ebhur: İbrahim b. Muhammed b. İbrahim el-Halebî (ö. 956/1549) 99. el-Kuhistânî (Câmiu’r-rumûz): Şemsüddin Muhammed b. Hüsamüddin el-Horasânî el-Kuhistânî (ö. 962/1555) 100. el-Eşbâh ve’n-nezâir: Zeynüddin b. İbrahim b. Muhammed b. Nüceym elMısrî (ö. 970/1563) 101. el-Bahru’r-râik şerh-u Kenzi’d-dekâik: Zeynüddin b. İbrahim b. Muhammed b. Nüceym el-Mısrî (ö. 970/1562) 102. el-Fevâidü’z-Zeyniyye: Zeynüddin b. İbrahim b. Muhammed b. Nüceym el-Mısrî (ö. 970/1562) 103. Mecmûatü Dede Efendi: Kara Dede İbrahim b. Bahş Dede Cöngi (ö.975/1576) 104. Fetâvâ-yı Ebussuûd Efendi: Ebussuûd Muhammed b. Muhammed b. Mustafa el-İmâdî, Ebussuûd Efendi (ö. 982/1574) 105. Fetâvâ-yı Hâmidiyye: Hâmid Mahmud Efendi (Çivizâde Damadı) (ö. 985/1577) 106. Âdâbu’l-evsiyâ: Fudayl Çelebi, Zenbillizâde (ö. 991/1583) 107. Damânât-ı Fadliyye (ed-Damânât fi’l-fürû‘): Fudayl Çelebi Zenbillizâde (ö. 991/1583) 108. Mecmau’l-fetâvâ: Veli (Yegan) b. Yusuf el-İskilibî (ö. 998/1590) 109. el-Vânî (Nakdu’d-Dürer): Muhammed b. Mustafa el-Gürânî el-Vanî, Vankulî (ö. 1000/1592). 110. Tenvîru’l-ebsâr ve Câmiu’l-bihâr: Şemsüddin Muhammed b. Abdullah b. İbrahim et-Timurtaşî (ö. 1004/1595) 111. Minehu’l-ğaffâr: Şemsüddin Muhammed b. Abdullah b. İbrahim etTimurtaşî (ö. 1004/1595) 112. et-Timurtâşî (el-Fetâvâ’t-Timurtâşî): Şemsüddin Muhammed b. Abdullah b. İbrahim et-Timurtâşî (ö. 1004/1595) 113. en-Nehru’l-fâik: Siraceddin Ömer b. İbrahim b. Muhammed el-Mısrî (ö. 1005/1596) 98 | Doç. Dr. Kemal Yıldız, Tayyip Nacar 114. Fetâvâ-yı Üskübî (Muînu’l-müftî fi’l-cevâp ale’l-Müsteftî): Üskübî Pir Mehmed Efendi (ö. 1020/1611) 115. Ramazan Şerhu Şerhi’l-Akâid min ilmi’l-Kilâm (Hâşiyetü’l-Akâid li Ramazan Efendi alâ şerhi’l-akâid): Ramazan b. Muhammed el-Hanefî Ramazan Efendi (ö. 1025/1616)13 116. Damânât-ı Ğanîm (Mecmau’d-damânât): Ebû Muhammed Gıyasüddin Ganim b. Muhammed el-Bağdâdî (ö. 1032/1623) 117. Melceu’l-kudât: Ebû Muhammed Gıyasüddin Ganim b. Muhammed elBağdâdî (ö. 1032/1623) 118. Azmîzade (Haşiye ale’d-Dürer ve’l-Gurer): Mustafa b. Pir Mehmed Azmizâde Haletî (ö. 1040/1631) 119. Şürunbülâlî (Gunyetu zevi’l-ahkâm fi buğyeti Düreri’l-hükkâm): Ebü’lİhlas Hasan b. Ammar el-Mısrî eş-Şürunbülalî (ö. 1069/1659). 120. Risâletu’l-İbrâ’: Ebü’l-İhlas Hasan b. Ammar el-Mısrî eş-Şürunbülâlî (ö. 1069/1659) 121. Şerhu’l-Vehbâniyye: Ebü’l-İhlas Hasan b. Ammar el-Mısrî eş-Şürunbülâlî (ö. 1069/1659) 122. Mecmau’l-enhur fi şerhi Mülteka’l-ebhur: Abdurrahman b. Muhammed b. Süleyman Şeyhzâde Dâmâd (ö. 1078/1667) 123. Fetâvâ-yı Hayreddin (el-Fetâva’l-Hayriyye fi nef ’i’l-beriyye): Hayrüddin b. Ahmed b. Ali el-Eyyubî er-Remlî (ö. 1081/1671) 124. Haşiyetu’l-Bahr (Muzhirü’l-hakâiki’l-hafiyye mine’l-Bahri’r-râik): Hayruddin b. Ahmed b. Ali el-Eyyubi er-Remlî (ö. 1081/1671) 125. Abdulhalim (Dürer Haşiyesi) (el-Keşf bi-rumûzi’l-Gureri’l-ahkâm ve tenvîr-i Düreri’l-hükkâm): Abdulhalim b. Pir Kadem (ö. 1088/1677) 126. el-Alâî (Fetâvâ-yı Yahya Efendi): Yahya b. Ömer el-Alai er-Rûmî, Minkârizâde (ö. 1088/1678). 127. ed-Dürrü’l-muhtâr: Alâüddin Muhammed b. Ali b. Muhammed b. Ali b. Abdurrahman b. Muhammed el-Hısnî el-Haskefî (ö. 1088/1677) 128. ed-Dürrü’l-müntekâ: Alâüddin Muhammed B. Ali b. Muhammed b. Ali b. Abdurrahman b. Muhammed el-Hısnî el-Haskefî (ö. 1088/1677) 129. el-Fetâva’s-Sayrafiyye: Mecdüddin Es’ad b. Yusuf b. Ali es-Sayrafî (ö. 1088/1677) 130. Fetâvâ-yı Ankaravî: Mahmud b. Hüseyin el-Ankaravî (ö. 1098/1687) 13 Taftazani’nin Nesefi’nin el-Akaid’i üzerine yaptığı şerhe Ahmed b. Mustafa el-Hayâlî künyesiyle anılan şair Hayâlî Bey’in yaptığı haşiyeye haşiye olarak kaleme alınmıştır. Şirket-i Sahafiye-i Osmaniye Matbaası, İstanbul 1314. Mir’ât-ı Mecelle’de Belirtilen Mecelle Kaynakları | 99 131. Hamevî (Ğamzu ‘uyûni’l-besâir şerhu kitâbi’l-Eşbâh ve’n-nezâir): Ebü’lAbbas Şihâbüddin Ahmed b. Muhammed el-Hasenî el-Hamevî (ö. 1098/1687) 132. el-Bîrî (Haşiyetu’l-Eşbâh) (Umdetü zevi’l-besâir li halli mübhemâti’lEşbâh ve’n-nezâir): Burhanüddin İbrahim b. Hüseyin b. Ahmed Pîrîzâde (ö. 1099/1688) 133. Surretu’l-fetâvâ: Sadık Mehmed b. Ali es-Sakızi er-Rûmî (ö. 1099/1688) 134. Fetâvâ-yı Ali Efendi: Çatalcalı Ali Efendi (ö. 1103/1692) 135. Fetâvâ-yı Feyziyye: Seyyid Feyzullah Efendi (ö. 1115/1703) 136. el-Fetâva’l-Hindiyye (veya el-Fetâva’l-Alemgiriyye): Padişah-ı Gâzî Alemgir Ebü’l-Muzaffer Muhammed Muhyiddin Evrengzib (ö. 1118/1707) 137. Fetâvâ-yı Atâullah: Muhammed Atâullah b. İbrahim (ö. 1127/1715) 138. Kefevî [Aslı, Fetâvâ-yı Ali Efendi (Ma’a’n-Nukûl)’dür.]: Salih b. Ahmed elKefevî (ö.1137/1725)14 139. Hadikatu’n-nediyye: Abdülgâni b. İsmail b. Ahmed b. İbrahim en-Nablusî ed-Dimaşkî (ö. 1143/1731) 140. Behçetu’l-fetâvâ: Abdullah Efendi, Yenişehirli(ö. 1156/1743). 141. el-Mirveha (veya el-Müravviha şerhu’l-Mültekâ): Mustafa Hoca b. Mehmed el-Kayserî el-Hanefî Suiçmez Efendi (ö. 1170/1756) 142. el-İmâdiyye (Muğni’l-müstefti ‘an su’ali’l-müfti, el-Fetâvâ’lHâmidiyye):Hâmid b. Ali b. İbrahim el-İmâdî ed-Dımaşkî (ö. 1171/1758) 143. Mecâmi‘ li’l-Hâdimî (Mecâmi‘u’l-hakâik): Ebû Said Hâdimî (ö. 1176/1762) 144. Hâdimî (Dürer Haşiyesi) (Haşiye alâ Düreri’l-hükkam): Ebû Said Hâdimî (ö. 1176/1762) 145. Netîcetu’l-fetâvâ: Dürrizâde Mehmed Arif Efendi (ö. 1215/1800) 146. Hibetüllah (Eşbâh Haşiyesi) (et-Tahkîku’l-bahir şerhu’l-eşbâh ve’n-nezâir): Muhammed Hibetullah b. Muhammed b. Yahya b. Abdurrahman el-Balebekkî et-Tacî el-Hanefî (ö. 1224/1809)15 147. Tahtavî (Haşiye ale’d-Dürri’l-Muhtâr): Ahmed b. Muhammed b. İsmail edDukatî et-Tahtavî el-Mısrî (ö. 1231/1816) 14 Şakaik-i Numaniye, c.IV, s.585’de geçen Kefevî Salih Efendi’nin vefat tarihi olarak yukarıda verdiğimiz tarih zikredilmektedir. Bu kişinin bahsettiğimiz Salih Efendi olduğu kanaatindeyiz. Klasik fetva formatına uygun biçimde formüle edilmiş soru ve kısa‘olur’ ya da ‘olmaz’ şeklindeki cevaplar olarak düzenlenmiş olan Çatalcalı Ali Efendi (ö. 1103/1692)’nin fetvaları, fıkıh eserlerindeki sistematiğe benzer bir bölümlemeye (kitâb ve bâb) göre düzenlenmiş elli üç bölümden oluşmuştur. Ahıskalı Ahmed Efendi ile fetva emini Gedizli Mehmed Efendi Nukûlü Fetâvâ-yı Ali Efendi adıyla fetvaların orijinallerini kaydetmeksizin ilgili fetvaların dayanaklarını (nükûl) fıkıh doktrinindeki kaynağının adını belirterek eser kaleme almışlardır. Daha sonra Salih b. Ahmed el-Kefevî her nakli, ilgili fetvanın altına kaydetmiştir. bk. Kılıç, Muharrem, “Osmanlı Fetvâ Literatüründe Gayrimüslimlere Tanınan Din ve İbadet Özgürlüğü: Fetâvây-ı Ali Efendi Örneklemi”, İslam Hukuku Arastırmaları Dergisi, sy.13, s.71-72, Konya 2009. 15 İsmail Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn, c.II, s.356. Eserin yazması için bk. DİB İstanbul Müftülüğü Kütüphanesi No:112’de kayıtlı eser. 100 | Doç. Dr. Kemal Yıldız, Tayyip Nacar 148. Reddu’l-Muhtâr ale’d-Dürri’l-Muhtâr: İbn Âbidîn Muhammed Emin b. Ömer b. Abdulaziz el-Hüseynî ed-Dımaşkî (ö. 1252/1836) 149. Tenkîh-i Hâmidî (el-Ukûdü’d-Dürriyye fî tenkîhi’l-Fetâvâ’l-Hâmidiyye): İbn Âbidîn Muhammed Emin b. Ömer b. Abdulaziz el-Hüseynî ed-Dımaşkî (ö. 1252/1836). 150. Şerhu Mecâmi‘ (Güzelhisârî) (Menâfi‘u’d-dekâik fi şerhi Mecâmi‘i’l-hakâik): Mustafa Hulûsi Güzelhisarî (ö. 1253/1837) 151. Nakdü’l-fetâvâ: Muhammed b. Hamza el-Alâî16 (?) Sonuç Mecelle heyetinin tasvibine mazhar olmuş Mir’ât-ı Mecelle’de, Mecelle’nin kaynağı olarak belirtilen eserler, tamamen Hanefî mezhebi eserleridir. Heyetin Mir’ât-ı Mecelle ile ilgili tasvibi, Mecelle’yi hazırlama aşamasında yukarıda belirtilmiş olan yüz elli bir eserden faydalanılmış olduğuna delil olarak kabul edilebilir. Ayrıca kanun meddeleriyle kaynak metinlerin tamamen mutabık olduğu bir vakıadır. Mir’ât-ı Mecelle’de kaynak olarak zikredilmiş olan her bir eserin ilgili metni, kaynak olarak gösterildiği maddenin altına ya aynen veya özet olarak alınmıştır. Heyetin zikri geçen eserlerin dışındaki kaynaklardan da istifade etmiş olması muhtemeldir. Hanefî mezhebinin ilk yazılı metinlerinden Mecelle heyeti üyelerinin yaşadığı döneme kadar bir çok eserden faydalanılmış olması, kanunun hazırlanmasında heyetin, müftâ bih olan görüşün tercih edilerek kanun haline getirilmesi konusundaki hassasiyetini göstermesi açısından önemlidir. Fıkhın pratik hayata uygulanışının yazılı belgeleri olan fetvâ mecmuaları ve İbn Âbidîn’in Reddü’l-muhtâr’ı gibi fetvâ vermeye yönelik hazırlanmış eserler, referans yoğunluğunun en çok olduğu eserler olarak görülmektedir. Heyetin bu tecrübeden oldukça faydalandığı ortadadır. Kaynaklar arasında Osmanlı dönemi müelliflerine ait olanların yoğunluğu dikkat çekmektedir. Osmanlı medreselerinde yetişmiş olan heyet üyelerinin eğitimleri sürecinde bilfiil tanımış oldukları eserleri kaynak olarak kullanmaları gayet tabiidir. Ayrıca Osmanlı medreselerindeki köklü eğitim sürecinde güvenilirlikleri nesilden nesile bir anlamda onaylanmış olan eserlerin kullanılması, heyetin belirsizliklere kapı aralamak istemediğinin de bir göstergesi sayılabilir. İlk dönem kaynak eserler arasında çoğu eserin Hanefî mezhebi içerisindeki Semerkand-Buhara okulu mensubu diyebileceğimiz müelliflere ait olması, Osmanlı dönemindeki Fıkıh çalışmalarına dolayısıyla Mecelle’ye yön ve şekil veren en önemli anlayışlardan birinin Semerkand-Buhara okulunun anlayışı olduğuna işaret olarak kabul edilebilir. 16 Yazması için bk. 000438 Süleymaniye Reisülküttâb bölümü. Mir’ât-ı Mecelle’de Belirtilen Mecelle Kaynakları | 101 İbn Âbidin’in oğlu Muhammed Alaaddin’in Mecelle heyetinde bulunmasının, heyet başkanı Ahmed Cevdet Paşa tarafından büyük bir fırsat ve katkı olarak kabul edildiği bilinen bir gerçektir. Reddü’l-muhtâr haşiyesi Mecelle’den yıllarca önce kaleme alınmış, eksik kalan son kısımları Ahmet Cevdet Paşanın teşvikiyle Muhammed Alaaddin tarafından tekmil edilmiştir. Muhammed Alaaddin’in Mecelle heyetinde aktif olarak bulunması, Osmanlı medrese geleneğinde en iyi şekilde yetişmiş olan babasından Fıkıh ilmi sahasında devr almış olduğu birikimi kanunun hazırlanmasında diğer üyelerle paylaştığı anlamına gelir. Reddü’l-muhtâr ve metni olan Dürru’l-muhtâr ile Mecelle kaynaklarının çoğunlukla aynı olması bunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
II. MECELLE’NİN ŞERHLERİ
Şerhleri ve Tercümeleri. Mecelle birçok şerh çalışmasına konu olmuştur. Bunların önemlileri şunlardır: 1. Kırımlı Abdüssettâr Efendi, Mecelle Şerhi Teşrih (İstanbul 1296). 2. Mesud Efendi, Mirât-ı Mecelle (İstanbul 1297/1299 r., 1299, 1302). Mecelle maddelerinin dayandığı fıkhî kaynakları bazan aynen, bazan özet olarak veren bir çalışmadır. 3. Selîm b. Rüstem el-Bâz, Şerḥu’l-Mecelle (Beyrut 1888-1889, İstanbul 1305, Beyrut 1406/1986). 4. Ali Haydar Efendi (Küçük), Dürerü’l-hükkâm* şerhu Mecelleti’l-ahkâm (İstanbul 1310-1316, 1330, 1331). Fehmî el-Hüseynî tarafından Arapça’ya tercüme edilmiştir (Beyrut, ts.). 5. Hâfız Mehmed Ziyâeddin, Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye Şerhi (İstanbul 1312). 6. Hacı Reşid Paşa, Rûhu’l-Mecelle (I-VIII, İstanbul 1326-1328). 7. Muhammed Hâlid Attâsî, Şerḥu’l-Mecelle. Müftî Emced Ali tarafından Urduca’ya tercüme edilmiştir (İslâmâbâd 1406/1986). 8. Kuyucaklızâde Âtıf Efendi, Mecelle Şerhi (İstanbul 1311-1318). Müellifin vefatı sebebiyle “Kitâbü’ş-Şirket”e kadar gelebilmiştir.
Mecelle Fransızca (Demetrius Nicolaides, Code civil ottoman, İstanbul 1881; G. Young, Corps de droit ottoman, Oxford 1906, VI, 169-446), İngilizce (Vitchen Servicen, Code Civil Ottoman, Costantinople 1872; W. E. Grigsby, The Medjelle, London 1895; Sir Charles Tyser, The Mejelle, Nikosia 1901, Lahore, ts.; Charles Hooper, The Civil Law of Palestine and Transjordan, c. I, Jerusalem 1933), Almanca, Rumca, Boşnakça (Medjellei Ahkâmi Şer’iye / Otomanski Gragjanski Zakonik, Sarayevo 1906), Bulgarca, Arapça (Ahmed Fâris eş-Şidyâk, Mecelletü aḥkâmi’l-ʿadliyye, İstanbul 1879, 1880, 1882; el-Mecelle, İstanbul 1305; Kâşifülgıtâ Muhammed Hüseyin, Taḥrîrü’l-Mecelle, I-V, Necef 1359-1362), Urduca ve Malayca’ya da (trc. Akhir Haji Yaacob, al-Aḥkam al-ʿAdliyyah: Undang-Undang Sivil Islam, Kuala Lumpur DPB 1990) çevrilmiştir.
Mecellenin en meşhur ve kapsamlı şerhi “Dürerü’l hükkam şerhü mecelleti’l ahkam”dır. Şerhin müellifi Ali Haydar Efendi; Kadilik, Hukuk mektebi muallimliği, Bidayet mahkemesi başkanlığı, Temyiz mahkemesi başkanlığı, Fetva emirliği ve kazaskerlik gibi görevler ifa etmiş bir bilim adamıdır. Ali Haydar Efendi 1935 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.
Elimizdeki şerh; Mecelledeki hüküm tercihleriyle uygunluk arz eden Fıkhi müktesebatın klasik Furû-i Fıkıh kitaplarından ihtibas edilmesi ve her bir alıntının kaynağının gösterilmesiyle temayüz etmektedir.
Eserin ilk baskısının birinci cüz’ünün kapağında “İş bu kitab, Fetvahane-i âlide müteaddid ulema-i kiram Fukay-i Fezail-ittisam hazat-ı tarafı ‘aliyyelerinden’ ariz ve amik tetkik olunarak kabul ve tasdik olunduktan sonra Meârif Nezaret-i Celilesinin 9 Şubat 1310 tarih ve 190 numaralı ruhsatnamesiyle tab olunmuştur.” Notu yer almıştır.
Mecellede temas edilen malumat haricinde bazı konular “lahika”, “mebhas” ve “hatime” gibi müstakil başlıklar halinde verilmiştir.
Dürer’ul-hükkam ilk defa Rumi 1310-1316 yıllarında arasında on altı cüz halinde basılmıştır. Daha sonra yeniden gözden geçirilerek Rumi 1310 yılında dört cilt olarak tekrar basılmıştır. Latinize edilerek sunulan bu çalışmada bu baskı esas alınmıştır.
MEDHAL
Bir ilmin tahsilini arzu eden talibin on şey bilmesi icab eder.
Birincisi o ilmin ismi ki ismi Fıkıhtır. İkincisi tarifi, üçüncüsü mevzuu, dördüncüsü me’hazı, beşincisi gayesi, altıncısı vâzı’ı, yedincisi mesaili, sekizincisi hükmü, dokuzuncusu şeref ve fazileti, onuncusu nispetidir.
Fıkıh “fa”nın kesri ve “kaf”ın sukunu ile olup lügaten; anlamak manasındadır ki, fiil-i mazisi “kaf”ın zammıyla olan “fakuhe” olan “fakih” yani ilm-i fıkha aşine oldu demek olur. O halde ilm-i fıkıh; “mesail-i ahkam-ı şeriyye-i ameliyyeyi bilmektir. Mirkat da mesaili ve ahkam-ı şeriyye-i ameliyyeyi edille-i tafsıliyesinden bilmektir. Fusûl-i Bedayide Ahkam-ı hamsenin efal-i mükellefin’e taalluk, itibariyle ona ahkam-ı hamsiyye (Ahkam-ı Hamse: Vacip, Mendup, Mubah, Mekruh ve Haramdan oluşan teklifi hükümler) ilimden ibarettir yoksa vucub-ı amele ilim değildir diye tarif olunmuştur.
İşte bu tarif “efradını cami a’yarını mani” olarak tam olur.
Mevzuuna gelince abd-i mükellefin fiilidir. Bu halde mükellefin gayrinin fiili ilm-i fıkhın mevzuundan değildir. Mükellefin gayrisi sabi, mecnun ve behâyim gibidir. Me’hazı: kitap yani kuran ve sünnet ve icma-i ümmet ve kıyastır. Sünnet dahi rasul-i ekrem ve nebiyyi muhterem sallallahü aleyhi veselem efendimiz hazretlerinin akval ve efal-i şerife takrirat-ı münifelendir. Ashab-ı Kiram gibi mesâil-i diniyyede icmaı ve ittifaklarına itimad olunan zevatın ittihad ve icmalarına icma-i ümmet denir.
Kitap, sünnet ve icmadan ahz ve istihrâc olunan ahkam-ı diniyyeye gayri bir şeyi kıyas etmeye kıyas-ı fukaha denir. “فلا تقل لهما أفٍّ ”(17/23) nazm-ı celile ve ebeveyn’e karşı eser-i zucret izharından bizi nehyetmektedir. İşte bu ayet-i kerimenin nassı ile hürmet-i zacr sabit olmuştur. Ebeveyni darb ve sebbetmek gibi ezalardan men ve tahrim olduğunun buna kıyasen sabit olur. Şeriat-ı garra ayet-i celile ve ehadisi nebeviyyede mevcud olan hukuk-ı aliyye ve mukaddeseden istinbat olunmuştur.
Gayesi; sadet-i dareyn’e nail olmaktır. İlm-i fıkhın sahibi dünyada aziz ve muhterem ve dar-ı ukbada mutenâim-i enva-ı niam olur. Vazı’ı; İmam-ı Azam hazretleridir. Fıkhın mesaili: Mevzu’u fiil-i mükellef ve mahmul-ü Ahkam-ı hamse-i şeriyyeden mürekkeb cümlelerin biridir.
Ahkam-ı Hamse: Vucub, nedb, ibaha hürmet ve kerahatten ibarettir.
Nedb: Şariin kesin ve bağlayıcı olmayan bir tarzda yapılmasını istediği fiildir. Mesela “Ümmetime zor geleceğini bilmeseydim onlara her namazda misvakı emrederdim.” Misvak menduptur emredilmiş değildir.
İbaha mübah ve helal kılmak. Fıkhın mesaili şu fiil vacib, bu fiil haram, o fiil mendub, diğer fiil mübah, öbür fiildeki mekruhtur gibi cümlelerdir.
Hükmü: ibadata dahil olan ahkam-ı icmalen olsun ta’allüm ve tederrüs eylemek müslimine farz-ı ayndır.
Bey’ ve emsali muamelata dair ahkam-ı mümkün mertebe öğrenmek farz-ı kifayedir. Fıkhın şeref ve faziletine gelince; kelam, tefsir ve hadis ve usul-i fıkıhtan ma’da Kaffe-i Ulumun efdalidir.
Fıkhın Nisbeti: Mezb-i Hanefiyye’ye müte’allık ahkam-ı diniyye Abdullah ibn-i Mesud hazretlerine muttasıl olan tarik ile istinbat olunmuştur, yani imamımız İmam-ı Azam Ebu Hanife Numan bin Sabit Hammad’dan,, Hammad daki İbrahim Neha’i de o da Alkameden o da Abdullah ibn-i Mesud’dan ve buda Rasül-i Ekrem sallallahü teala aleyhi ve sellem hazretlerinden ahz eylemiştir.
Medâr-ı umur-ı diniyye beş şey üzerinedir. 1. İtikadât 2. Adab 3. İbadat 4. Muamelat 5. Ukubatdır.
İtikadat ile adab mesail-i fıkhıyyeden olmadığı için burada onlardan bahsedilmeyecek. Mesail-i fıkhıyye yani mesail-i şeriyye-i ameliyye ve savm ve salat ve hac ve zekat gibi emr-i ahirete taalluk eder ki bu ahkam-ı ibadatdır.
Bu ahkamın beyanı için kütüb-i fıkhıyyede; Kitabü’t-tahare, Kitab’üs salat, kitabüs savm, Kitabü’l-hac ve kitabü’z-zekat gibi ünvanlar var ve bunlar dahi ebvab ve fusule taksim edilmiştir.
Ve yahut teehhül etmek (evlenme) yahud nâ-meşrû bir fiili işleyeni te’dib eylemede, yahud bir malı bey’ ve icar etmek gibi emr-i dünyaya ta’alluk eder ki bu mesail-i aksam-ı selaseye aittir ki bu birincisi munakahat ve ikincisi muamelat ve üçüncüsü ukubat kısımlarına taksim olunur. Hulasa-i kelam mesail-i fıkhıyye dört kısma münkasimdir. Kısm-ı evvel ibadet, kısm-ı sani munakahat, kısm-ı salis muamelat, kısmı rabi’ ukubattır.
MECELLE
Mecelle bir zatın telifi olmayıp bir heyeti ilmiyye tarafından tertib olunmuştur. Mecelle ihtilaftan tecrid ve hatt-humayun ile tevşih (süslenme, taçlanma) buyurulmuş olduğundan Kaffe-i mehakimde vacibü’l-amel olunmuştur zira İmamü’l Müslimin hazretleri herhangi kavl ile amel olunmak üzere emr-ü irade buyurur ise mucibince amel olunmak şeran vacib olur.
Mecelle; bey’, icare, havale, rehn emanet, hibe, gasb ve itlaf, hacr ve ikrah ve şüfa’, şirket, vekalet, sulh ve ibra, ikrar, dava, beyyinat ve tahlif, Kazaya dair bazı mesail-i mühimmeyi havi olup 1851 maddeyi şamildir.
Kavaid-i Külliye ile amel edilir mi?
İbn-i Nüceym Eşbah ve favid-i zeyniyesinde “Kavaid ve zavabitin muhtezasıyla ifta etmek müftiye helal değildir. Müfti üzerine nakl-i sarih bulunmak lazımdır. Bunlar İmam-ı Azamdan nakledilmiş değildir belki de meşayıh-ı müteahhirin kelamından istihraç edilmiştir.
İbn-i Nüceym ve onun mesleğine salik Ebu Said Muhammed el-Hadimi gibi bazı muhakkikin-i Fukaha zabtı tashil ve mesail-i fıkhıyyeye ilm-i icmali tasih için mesail-i fıkhıyyeyi bir takım kavaid-i külliyye’ye irca’ etmiştir.
İbn-i Nüceym eşbah ve Neza’irde kavaidi iki kısma taksim ederdi, kısm-ı evvelde altı, kısm-ı sanide on dokuz ki ceman toplam yirmi beş kaide zikreylemiştir. Eşbahta mezkur olan kaidelerin ekserisi mücellede zikrolunduğu gibi sair kütübden dahi bazı zavahat ve kavaid zammedilerek doksan dokuz adede iblağ edilmiştir. Kavaid-i fıkhıyye doksan dokuz adedine münhasır değildir. Bu kadarla iktifa edilmiştir. Kavaid-i mezkurenin en mühimlerinden olmak üzere teyemmünen esma-i hüsna adedince kavaid zabt edilmiştir.
Ahmet POÇANOĞLU
Konya İl Müftüsü